Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografi Sayfası Sayfası

28.10.2021
419
Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografi Sayfası Sayfası

Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografisi, bölümünde Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografisi sayfası ile karşınızdayız. Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografisi detayları ile daha da iyi tanıyalım.

Muharrem Ertaş Kimdir? Biyografisi – Kaç Yaşında – Memleketi Neresi

Muharrem Ertaş

Muharrem Ertaş, 1913 senesinde Yağmurlu büyük oba köyünde başlayan yoksul ve çileli yaşamı, Kırşehir’in Bağbaşı mahallesindeki yoksul gecekondulardan birinde noktalandığında 71 yaşındaydı. Ömrünün hemen hemen tümünü çalıp çağırarak geçiren Muharrem Usata’nın bütün bir yaşamı bir bakıma bu iki kelimede saklı: “Çaldı ve dile getirdi.”

Musiki kültürümüzün en orijinal ve sanatkarane emsallarini içeren hususi repertuarı ve icra uslubu üzerine değil akademik çalışmalar yapılması, bir hayli önemli makalenin bile yayınlanmadığı göz önüne alınırsa, ülkemizde Muharrem Ertaş’ı derli toplu değerlendiren elinizdeki yayın olduğu söylenebilir. Ülkemizde diyoruz, zira çeşitli zamanlarda A.B.D. ve Japonya’dan gelen müzikolog ve etno müzikologların Muharrem Ertaş üzerinde çalıştıklarını bilinmekte. Kimdir Muharrem Ertaş ? O’nu farklı ve orijinal kılan nedir? Temsil ettiği o kuvvetli geleneğin neresindedir?


Muharrem Ertaş zurnacı Kara Ahmet ile Ayşe Hanım’ın 5 çocuğundan bir diğeridedelerinin deveci kabilesi mensup olduğu ve Horasan’dan gelip Kırşehir’in Yağmurlubüyükoba köyüne yerleştiğini ardından bir tek kişi (Yusuf Usta) hariç, bu köyün tamamını 1940 lı senelerın başında Kırşehir’in Bağbaşı Mahallesine göç ettiğini bilinmekte. Henüz 7-8 yaşında iken ilk bağlama derslerini aldığı dayısı Bulduk Ustadan sonra, Muharrem Ertaş’ın asıl ustası bu Yusuf Ustadır. Yusuf Usta yöresinin anonim ezgilerinin bunun yanında, daha çok Toklumen’li Aşık Sait’in (1835-1910) şiirlerini ustaca çalıp söyleyen ve bütün bunları Muharrem Ertaş’a da öğreten yörenin en ünlü saz ustalarından biridir. Muharrem Ertaş o günleri şöyle anlatıyor :

“Çalıp söyleme merakım ufak yaşlarda başladı. Bulduk adındaki dayımın çok güzel sesi vardı. Bir köyde türkü dile getirdi mi diğer köyde dinlenirdi. Hatta seferberlikte asker kaçaklarını yakalamak için subaylar dayımı yanlarına alıp köy köy dolaşırlarmış. Dayıma türkü söylettirip kendileri de pusuya yatarlar ve dayımın sesine dağlardan köye inen kaçakları yakalarlarmış. Derken Yusuf Usta beni çok severdi, merakımı görünce beni yanına aldı her gittiği yere götürdü. Düğünler de, bayramlarda, eğlencelerde yanından ayırmayarak ustalarından öğrendiğini bana da öğretirdi. Yedi yıl O’nun la çalıştıktan sonra artık tek başıma çalıp söylemeye başladım.”

İlk karısı Hatice Hanım’ın kısa bir süre sonra vefatı üzerine evlendiği ikinci karısı Döne Hanım’dan Necati, Neşet, Ayşe ve Nadiye adında dört çocuğu olur. Daha sonra Döne Hanım’da vefat eder ve bir düğün için geldiği Yozgat’ın Kırıksoku köyünde kader karşısına Arzu Hanım’ı çıkarır.

Bu son evliliğinden Ekrem, Ali, Muharrem ve Cemal adlarında dört çocuğu daha olur ve ömrü, yöresel tabirle sekiz baş horantaya ekmek parası kazanmak uğruna son derece zor ve kötü şartlarda çalışıp çırpınmakla geçer.

Muharrem Ertaş’ın adı bir TV programında okuduğu kelimeleri Dadaloğlu’na ait ünlü ‘Avşar Bozlağı’ ile yurt genelinde duyulur. Bu öyle bir okuyuştur ki şuana dek saz çalıp okuyanların hiç birine benzememektedir. Tok ve davul gibi gümbürdeyen, ama alabildiğine duygulu bir divan sazı eşliğinde ; tiz, gür, göz alıcı ve bir o kadar da içli ve yanık bir sesin okuduğu, bir buçuk oktavı aşan ses alanıne sahip bir Dadaloğlu gürlemesi :

Kalktı göç eyledi avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Repertuarındaki diğer eserler de kimsenin bilmediği, söylemediği, bilenlerin ise asla bu derece güzel ve etkileyici okuyamayacaklarını itiraf ettikleri türküler, bozlaklar, ağıtlar ve halay havaları…. Her biri tümünün en kuvvetli ve orijinal emsallari…

Muharrem Ertaş, 1970’li senelerdan bu yana, o senelerda büyük bir şöhrete sahip olan ‘Neşet Ertaş’ın babası Muharrem Ertaş’ olarak ismi daha çok duyulur olmuş fakat hiçbir zaman layık olduğu gerçek şöhrete erişememiştir. O şan şöhret için, büyük paralar kazanmak için sanat yapan biri olmadığı hiçbir zaman, olamazdı da. Çünkü çalıp söylemek, O’nun için doğal yaşam şekiliydi.

Bu dünya çapında 71 yıl yoksul kendi halinde ve usulca yaşayan Muharrem Usta , 1984 senesinin 3 Aralık günü yine yoksul ve usulca öldü. Dünya durdukça sesi gökkubemizde yankılanacak bir sanatçının “garip” ölümüydü bu. Son kelimeleri gerisini tamamlayamadığı “sazımın emaneti…” oldu. Muharrem Usta‘nın adı, yaşarken kıymeti bilinmeyen sanatçıların başında anılsa yeridir. Ruhu şad olsun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.