Jean Piaget Kimdir? Biyografi Sayfası

27.10.2021
418
Jean Piaget Kimdir? Biyografi Sayfası

Jean Piaget Kimdir? Biyografi, bölümünde Jean Piaget Kimdir? Biyografi sayfası ile karşınızdayız. Jean Piaget Kimdir? Biyografi detayları ile daha da iyi tanıyalım.

Jean Piaget Kimdir? Biyografi – Kaç Yaşında – Memleketi Neresi

Jean Piaget Kimdir

Jean Piaget, (1896-1980) İnsanın öğrenme sürecinin ve çocuklara özgü, tatlı fakat mantığa aykırıymış gibi görünen kavramların ardındaki giz perdesini araladı. Felsefe ve Psikoloji’nin öncülerinden sayılan İsviçreli bilim adamı.

Jean Piaget, meslek yaşamının büyük bir bölümünü çocukları dinleyip, gözleyerek ve dünyanın her köşesinden bilim adamlarının aynı hususta bir araya getirdikları raporları inceleyerek geçirdi. Piaget sonuçta, çocukların yetişkinlerden fazla farklı düşündüklerini ortaya koydu.

Kendilerini fakat dile getirebilen binlerce yeniyetme ile yaptığı görüşmelerden sonra, Piaget söz konusu yaş grubunun dışa vurdukları o şirin, fakat mantığa aykırıymış gibi gelen görüşlerinin ardında kendilerine özgü bir düzen ve mantığı olan düşünce süreçlerinin yatabileceği sonucuna vardı. Einstein bunu, “yalnızca bir dahinin akıl erdirebileceği basitlikte bir buluş” olarak nitelendirdi. Piaget’nin ortaya attığı görüş, zekanın özünde yatan işlevlere yeni bir pencere açtı.

10 yaşında paylaşımı yaptığı ilk bilimsel raporundan 84 yaşında ölümüne dek uzanan, hemen hemen 75 yıllık yoğun bir araştırma süreci sonunda Piaget gelişimsel psikoloji, bilişsel kuram ve genetik bilgi kuramı (epistemoloji) adı verilen bir çok yeni bilim dalının gelişmesine katkıda bulundu.

Eğitim hususunda düzeltimci biri sayılmasa da, Piaget, şimdilerde eğitime yeni bir çehre getirilmesini amacında olan eylemlerin temelini oluşturan çocuk düşünce şekilini su yüzüne çıkarttı. Çağdaş antropologların ortaya attıkları “soylu yabanıllar” ve “yamyamlar” türü öykülere kıyasla, Piaget, çok değişik bir görüş ortaya attı. Bu açıdan ele alındığında, Piaget’nin çocukların düşünce şekilini ilk kez ciddiye alan bir bilim adamı olduğu söylenebilir.

Çocuklara aynı alakayla ulaşan Amerikalı John Dewey, İtalyan Maria Montessorive Brezilyalı Paulo Freire gibi bilim adamları okullarda hemen bir değişime gidilmesi yönünde çok daha yoğun bir çaba harcamalarına karşın Piaget’nin eğitime katkısı çok daha etkili oldu.

Jean Piaget’nin çocukların balakayla doldurulacak boş çuvallar olmayıp bilginin etkin yapıcıları oldukları, sürekli olarak olarak kendilerine özgü kuramlar yaratıp bunları sınadıkları yönündeki görüşü kuşaklar boyunca eğitimciler aracılığıyla saygıyla karşılandı.

Freud veya B. F. Skinner kadar ünlü olmasa da, psikolojiye katkısı çok daha uzun ömürlü oldu. Bilgisayarlar ve internet çocuklara giderek çok daha kapsamlı kapsamlı sayısal dünyalara ulaşma olanağı tanırken, Piaget’in öne sürdüği görüşler çok daha net bir önem kazandı.

Piaget, İsviçre’nin Fransız kesimindeki, şarap ve saatleriyle tanınan Neuchatel Bölgesi’nde yetişti. Babası Ortaçağ bilimleri profesörü, annesi ise katı bir Calvinist idi.

Küçük yaşta doğa bilimleriyle yakında zamandan ilgilenen dahi bir çocuktu. 10 yaşındayken gerçekleştirdiği gözlemler yalnızca üniversite kitaplarında açıklamaları bulunabilecek türde çalışmalardı. Kitaplık görevlisinin kendisine bir çocukmuş gibi davranmasına son vermek maksadıyla albinoz serçelerin görüş gücü üzerine kısa bir not yayımladı ve amacına ulaştı.

Doktorasını zooloji hususunda yapan Piaget, herhangi birşeyi kavramanın tek yolunun o şeyin nasıl evrildiğinin bilinmesi olduğunu savunan görüşünü ortaya attı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Piaget, psikoloji ile alakadar olmaya başladı. Zürih’e giderek Carl Jung’un derslerine katıldı, sonrasında Paris’e giderek mantık ve ruhsal bozukluklar hususunda eğitim görmeye başladı. Alfred Binet’nin çocuk psikiyatri laboratuvarında Theodore Simonile birlikte çalışan Piaget, aynı yaştaki Paris’li çocukların doğru-yanlış seçenekli zeka testlerinde benzer yanlışlar yaptıklarının farkına vardı.

Onların uslama sürecinden son derece etkilenen bilim adamı çocuğun kafa yapısının özüne inilerek insanın öğrenme sürecinin su yüzüne çıkartılabileceğini öne sürdü. Bunun yanı sıra İsviçreli bilim adamları, çocukları oynarken inceden inceye gözleyip kullandıkları sözcükleri ve sergiledikleri davranış şekillerim kaydetmeye başladılar.

Rüzgar Nasıl Oluşur?


En tanınmış deneylerinden birinde Piaget, çocuklara “Rüzgar nasıl meydana gelir” diye soruyor ve karşılıklı konuşma şöyle sürüyordu:

Piaget: Rüzgâr nasıl meydana gelir?

Julia: Ağaçlar.

P: Nereden biliyorsun?

J: Onları kollarını sallarken gördüm,

P: Bu nasıl rüzgar oluşturuyor?

J: (Elini yüzünün önünde sallayarak) İşte böyle. Ama onların kolları daha uzun. Hem daha çok ağaç var.

P: Okyanuslardaki rüzgar nasıl oluşuyor?

J: Karadan oraya esiyor. Yok, yok. Dalgalardan…

Piaget, erişkin ölçütlerine aykırı olmakla birlikte, Julia’nın görüşlerinin “yanlış da sayılamayacağını”, bunların bi hayli mantıklı ve çocuğun bilgi edinme sürecine uygun olduğunu gördü. Çocuğun bilgisini sınarken “doğru” veya “yanlış” şekilinde bir ayrıma gidilmesi olayın tam anlamıyla kavranamaması ve çocuğa yettiği kadar saygı gösterilmemesi demekti.

Piaget’nin amacı, rüzgarla alakalı sohbetten yola çıkarak, çocukların sözel bir açıklama getirmede erişkinler denli becerikli olamadıklarında başvurdukları metotlarla alakalı bir kuram oluşturmaktı.

Çocuğa Nasıl Davranmalı?


Kendisi bir eğitimci değildi ve böylesi durumlarda nasıl bir tavır takınılması gerektiği yönünde asla kurallar koyma yoluna gitmedi. Gel gelelim, çalışmaları büyüklerin çocuğun davranışlarını hemen düzeltme yoluna gitmelerinin son derece yanlış olabileceğini, onlara kendi kuramlarını oluşturma olanağını tanımanın çok daha yararlı olduğunu ortaya koyuyor.

Piaget bu görüşünü belirtirken, “Çocuklar yalnızca kendi keşfettikleri şeyleri gerçek anlamda kavrayabilirler. Onlara bir şeyleri şipşak öğretmeye kalkıştığımızda, bu şeyleri kendilerinin yeniden keşfetmelerini engellemiş oluruz.” diyor.

Piaget’in izinden gidenler çocukların, nesnelerin gözden yittiklerinde yok oldukları, ayla güneşin insanı sürekli olarak izlediği, büyük şeylerin yüzdüğü ve ufaklerin dibe çöktüğü türünde ilkel fizik yasalarına sonsuz bir hoşgörüyle yaklaşırlar. Einstein, kendi geliştirdiği görecelik kuramının mantığa aykırı gelmesinden olsa gerek, özellikle de Piaget’nin yedi yaşındakilerin daha bi hayli hızlı gitmenin daha çok zaman aldığı hususunda diretmeleri yönündeki görüşünden fazla etkilendi.

Hemen hemen her eğitimci Piaget’nin çocuğun gelişimiyle alakalı olarak öne sürdüği dört aşamayı (duyumsal devinim, ön-edimsel, somut edimsel ve şekilsel edimsel) ezbere bilse de, onun çok daha önemli görüşleri, belki de eğitimciler aracılığıyla “çok ağdalı” olduğu için, pek iyi bilinmez.

Bilgi Kuramı
Piaget asla kendisini bir çocuk psikoloğu olarak görmedi. Onun asıl ilgi alanı, Piaget bu konuya el atıp onu bir bilime dönüştürünceye dek, tıpkı fizik gibi felsefenin bir dalı olarak ele alınan bilgi kuramı idi. Piaget, bilgiye ulaşmanın birden fazla yolu olduğunu ve bunların yargılama yoluna gidilmeden bir düşün adamının titizliğiyle incelendiğini öne süren, bir tür göreli bilgi kuramını oluşturdu.

Piaget’den bu yana söz konusu alanın sınırları kadınlara özgü düşünce biçemleri, Afromerkezli düşünce biçemleri, dahası bilgisayara özgü düşünce biçemleri gibi konularla daha da genişledi. Gerçekten de, yapay zeka ve zekanın bilgi işlem modeli Piaget’e sanıldığından çok daha yüksek şey borçludur.

Piaget’nin geliştirdiği kuramın özünde, çocukların bilgiye ulaşma metotlarınin derinliklerine inilmesinin genelde bilginin nasıl oluşup geliştiğine ışık tutacağı görüşü yatmaktadır. Bu görüşün gerçekten de bilginin daha iyi kavranmasına neden olup olmadığı ise, Piaget ile alakalı her şey gibi, tartışmalı bir konudur.

Son on senedir Piaget’nin görüşlerine bilginin beynin içsel bir öğesi olduğu yönünde bir görüşle karşı çıkılıyor. İncelikli deneyler yeni doğan bebeklerin Piaget’nin çocukların oluşturduklarına inandığı bilgilerin bir bölümüne doğuştan sahip olduklarını ortaya koyuyor. Ne var ki, bilişsel kuram alanında Piaget’nin şimdilerde de dev konumunu koruduğuna inananlar için, bebeğin doğuşta sahip olduğu bilgi ile erişkinlerin sahip olduğu bilgi içindeki fark öylesine büyüktür ki, yeni buluşlar bu açığı kapatmak şöyle dursun, olaveyaha da gizemli bir boyut kazandırmaktadır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.